19 Şubat 2014 Çarşamba

nekrofili


aynı analardan doğmasak da 
aynı acıların yoğurduğu analar doğurmuş bizi 
aynı şehirler büyütmüş kucağında 
aynı mahallelerde geçmiş çocukluğumuz 
aynı bahçelerine dalmış gecekonduların 
ve aynı erik ağacından düşmüş 
aynı köpeklere dişlenmiş 
aynı anda bulanmış içimiz 
aynı anda kusmuşuz 

ellerimiz aynı sofralara uzanmış 
aynı zeytinlere çatal batırmış 
kaşık sallamışız çorba taslarına 
hep aynı kepçeleri yemişiz kafamıza 
aynı anda azarlanmış 
ve aynı anda susmuşuz 

aynı Başkent yağmurlarında ıslanmış delikanlılığımız 
aynı güneşi ısıtmış içimizi 
aynı kör sokaklarında kaybolmuşuz 

aynı okullara girmiş 
aynı anlamsız boykotları kırmışız, pervasız 
aynı öğrenci evlerinde sabahlamış 
aynı yurtların koğuşlarına dalmışız 
aynı fakülte 'hergele'lerinde 
aynı kantine dadanmış; çaya sohbete 
ve aynı çarşılarında kazıklanmışız aynı esnafa 

aynı kızı sevmesek de 
aynı kızlara tutulmuşuz 
ve aynı kızlar bekletmiş 
ve sonra terk etmiş bizi 
aynı anda nefret edilmiş 
aynı anda unutulmuşuz 

aynı karanlık eller tutmuş ve sonra bırakmış 
aynı uçurumlarda dönmüş başımız 
aynı anda düşmüşüz bir rüyâdan gerçeğe 

derken, aynı okulları bitirememiş 
aynı anda aranmışız askerlikten 
aynı anda bakâya kalmış 
aynı firarda yakalanmışız 

aynı kıtalarda tâlim ettirilememiş 
çıkmayıp eğitimlere 
aynı mangalarda öğrenememişiz sağımızı solumuzu 
aynı çavuşlara kafa tutmuş 
aynı 'disko'larda yatmışız; katıksız hapis 
sonra, aynı Eylüller gelmiş 
aynı düzme fezlekelerle aranmış 
aynı bekçiye enselenmişiz geceleri dolunayda 
ayan beyan /netekim/ 
nitekim aynı coplarla ıslatılmış 
aynı askının aynı terazisinde tartılmışız, okkasız 
aynı uzun ve ıslak terapi(!) yatı(rı)şlarından sonra, soğuk betona 
yine uslanmamış 
yıllar sonra, kuyruk ve kulaklarımız düşmeye yüz tuttuğunda 
aynı karanlık mahfillerden gelen 
aynı masumiyetten süzme tahliye raporlarıyla 
iplerden aynı anda kurtulmuşuz 

aynı anda yapayalnız kalmışız metropollerde 
aynı ışıksızlığa alıştıramamış gözlerimizi 
aynı yarasaların gözlerinde büyütmüşüz nedensiz; yaşama korkularımızı 
aynı anda sürgün etmişiz kendimizi bibaşınalığa; 
yalnızlığımıza 

aynı dehlizlerinde yürümüşüz hayatın "sonra"sına 
aynı hüznün agoralarına inmiş 
aynı kelimelerin ördüğü şiir duvarlarına toslamış 
aynı sararmış teksir kâğıtlarına yazmışız bilinmez hikâyemizi 
.. 
yokmuşuz aslında biz; 
hiç yaşamamışız! 
ve aslında 
nekrofilik bir ebenin eline 
çoktan ölü doğmuşuz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder