birinin başına gelenleri
başınıza gelenlerden bilirsiniz.. kaniyim ki siz başınıza gelenlerden,
yahut çok şeyi yaşamışlara olan, içinde olup sanki yaşamak kadar
yakınlığınızdan tanıyor, anlıyor, biliyorsunuz başına birşeyler gelmiş
birilerini..
bir şeyi derinde hissedip içselleştirmek, içinde olup yaşamakla aynı..
hikâyeler yani; bir bakıma aynı mücellit elinde aynı fasiküle raptedilmiş. .şu kadar ki, insan ilmek ilmek çözülmekten başka, ruhunun bu sökülen iplerinden bir vakit sonra hayatın hoyrat elleriyle uyduruk bir kazağa yahut çoraba dönüştürülmek üzere bir ‘çile’ yapılacağını en azından başkalarının tecrübesine binaen hissetmekle bir aykırı şairin “17 yaşında ölen bir devrimcinin son sözleri: tanrım bunu hiç beklemiyordum” diyesi bir şaşkınlığa düşüyor.. hem 'hayat böyle; tuttuğunu bırakır, abad ettiğini döner rezil eder', hem de şaşırıyorsunuz yine, neden?. demek ki sizin de okuduğunuz onca kitap, yâreniniz saydığınız onca ölü ve diri âdem toz olup uçtular adeta.. sizin de yaşamak mateminizde ne kafka vardı yanınızda, ne sartre, ne oğuz atay, ne proudhon, ne de woolf; ki bir geçmiş olsun dilesinler.. annenizse, annem gibi tıpkı, odadan odaya geçerken yüzüme bakıp ağlamıyordu artık bile; ki yaşamak suretiyle intihar eden bir evladı vardı..
ironik-realist ve empatik..
17 yaşındaki devrimci..
yaşıyarak intihar eden çocuğuna üzülen anne
matemime eşlik etmiyen ama yanımda duyumsadığım kafka-tezer-atay-vsvs........
iki satır benibenle yüzleştirirmi
yüzleştirdi
ötesi
gece rüyamda hiç tanımadığım birini gördüm.beraber hüseyingazide geziyorduk
ayakkabılarımı anımsıyorum kırmızı espadrildi.
anneme onu giyiyor diye kominist diyen askerlere inat.
geçmiş içimde..
bir şeyi derinde hissedip içselleştirmek, içinde olup yaşamakla aynı..
hikâyeler yani; bir bakıma aynı mücellit elinde aynı fasiküle raptedilmiş. .şu kadar ki, insan ilmek ilmek çözülmekten başka, ruhunun bu sökülen iplerinden bir vakit sonra hayatın hoyrat elleriyle uyduruk bir kazağa yahut çoraba dönüştürülmek üzere bir ‘çile’ yapılacağını en azından başkalarının tecrübesine binaen hissetmekle bir aykırı şairin “17 yaşında ölen bir devrimcinin son sözleri: tanrım bunu hiç beklemiyordum” diyesi bir şaşkınlığa düşüyor.. hem 'hayat böyle; tuttuğunu bırakır, abad ettiğini döner rezil eder', hem de şaşırıyorsunuz yine, neden?. demek ki sizin de okuduğunuz onca kitap, yâreniniz saydığınız onca ölü ve diri âdem toz olup uçtular adeta.. sizin de yaşamak mateminizde ne kafka vardı yanınızda, ne sartre, ne oğuz atay, ne proudhon, ne de woolf; ki bir geçmiş olsun dilesinler.. annenizse, annem gibi tıpkı, odadan odaya geçerken yüzüme bakıp ağlamıyordu artık bile; ki yaşamak suretiyle intihar eden bir evladı vardı..
ironik-realist ve empatik..
17 yaşındaki devrimci..
yaşıyarak intihar eden çocuğuna üzülen anne
matemime eşlik etmiyen ama yanımda duyumsadığım kafka-tezer-atay-vsvs........
iki satır benibenle yüzleştirirmi
yüzleştirdi
ötesi
gece rüyamda hiç tanımadığım birini gördüm.beraber hüseyingazide geziyorduk
ayakkabılarımı anımsıyorum kırmızı espadrildi.
anneme onu giyiyor diye kominist diyen askerlere inat.
geçmiş içimde..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder