Adım Markiz. Kendime artık farklı isimler de bulsam bu isimle çağrılmayı
seviyorum.Manavda: 'Efendim Markiz kaç kilo domates alırsınız? Madam
Markiz elmalarımız taze...Markizciim elceğizleriniz ne kadar da küçük
veriniz öpeyim onları...' denilmesinden hoşlanıyorum. Bu sebeple markiz.
Eved. Adım markiz. Yaptıklarımın tekinin bile anlamlı olduğunu iddia etmiyorum. Gayet yerinde bir davranış.. Bu sebeple aynı anda, tek bedende,ruhta hem solcu hem komünist hem anarşist hem nihilist hem aseksüel hem biseksüel hem normal hem de mutlu ve mutsuz biriydim.
Doğduğunuz kent sizi anlatır,orası Mardin ve ben Mardin'in m'sinde saklanmayı seviyorum... Gizemli ol ve gülücük saç. Ama saklambaç bana diyor ki; sıradan bir hayat kur, mutlu et, mutluluğun orada gizli. Anneni sev, babana saygı duy. Tutunmaya çalış. 'Hayat' çok az insana zevkli gelir. Günlük eğlenceler bul. Rock dinle. Tanrı'ya inan. Adalete inan, özellikle bir budala ol..' Denileni yapmıyorum. Başkaldırıyorum, basitçe...Çay suyunun bardağa doluşunu getirin gözlerinizin önüne,seyredin. O anı yakalayın göz kapaklarınızın içinde. İşte , ben böyle başkaldırıyorum.'Başkaldıran biri mutlu olabilir mi?' Yanıtı merak etmiyorum çünkü yanıtı yaşamayı tercih ediyorum.
Bir şarkıyı binlerce kez dinleyebilirim çünkü o şarkı benim…Bir filmi defalarca izleyebilirim sıkılmadan çünkü o film benim…Ömrüm boyunca aynı adamla öpüşebilirim çünkü o adam benim…Bir kadının peşinden cehennemin dibine kadar inebilirim,yükselebilirim çünkü o kadın benim…Tanrıyla sonsuza dek sevişebilirim çünkü Tanrı benim…Her şeyi seviyorum çünkü hepsi benim…Başımın hizasında eksenini hiç bozmadan dönüyor...Her şeyden nefret ediyorum çünkü hepsi benim…
Uyuşturucu bağımlıları, alkolikler, fahişeler, travestiler, dışlanmışlar, indirgenmişler, düşenler, kaybedenler, tutunamayanlar...İlgimi çekiyor. Ben kimim? Onlardan biri miyim? Erdemli ölmeyeceğim...Tanrım kendimden nefret ediyorum...'Her şey' diyemediğim gibi artık kendime 'hiç' de diyemiyorum...
Ortalığı karıştırıyorum. elbette düzene tapan huzurlu ortamlarda yetişmedim.. Ama sebep bu değil. Elimi kirliliğe bulamak ve derimde bir kan lekesiyle yaşamak hoşuma gidiyordu...Her şey öyle bir hızla yok oluyordu ki...Tanrı bana ders verdi. Durdum. Bir gün doğru şeyler için mahvedeceğim...Mucize beklemiyorum...
-Kadın,diğer kadın ve yatakta unutulan adam aşkına yahudi kanı içer misiniz?..-
Varlığımın karşımdaki kişinin gördüğü bir halüsinasyon olmasını isterim. İhtiyacı vardır...Görür, tutku duyar, sahip olmak için dünyayı sallar ama ulaşamaz...Tüm bunlar ışığa gitmesi gereken yerde gölgeye kaydı..Ben de kollarımı açtım,kazandığım her şeyi kaybetmek için...
Hepsi bir hataydı, gözümün önündeki her şey... Kendim için iyi olan hatayı bulmaya çalıştım..
Varlığımın içime düşen bir kuşku olmaya başlamasını durduramadıkça üstüme çullandım. Kendi değerimi bildiğim için kendimi ezdim.
Kusursuzluğun imkansızlığı ve çaresizliğimin farkına vardıkça kanatlarımı açtım, uçtum..Daha derine, rüyaların bile engellendiği bir bilinç deliğine... Orada duracağım, yalnız, arkadaş istemiyorum. ..
Eved. Adım markiz. Yaptıklarımın tekinin bile anlamlı olduğunu iddia etmiyorum. Gayet yerinde bir davranış.. Bu sebeple aynı anda, tek bedende,ruhta hem solcu hem komünist hem anarşist hem nihilist hem aseksüel hem biseksüel hem normal hem de mutlu ve mutsuz biriydim.
Doğduğunuz kent sizi anlatır,orası Mardin ve ben Mardin'in m'sinde saklanmayı seviyorum... Gizemli ol ve gülücük saç. Ama saklambaç bana diyor ki; sıradan bir hayat kur, mutlu et, mutluluğun orada gizli. Anneni sev, babana saygı duy. Tutunmaya çalış. 'Hayat' çok az insana zevkli gelir. Günlük eğlenceler bul. Rock dinle. Tanrı'ya inan. Adalete inan, özellikle bir budala ol..' Denileni yapmıyorum. Başkaldırıyorum, basitçe...Çay suyunun bardağa doluşunu getirin gözlerinizin önüne,seyredin. O anı yakalayın göz kapaklarınızın içinde. İşte , ben böyle başkaldırıyorum.'Başkaldıran biri mutlu olabilir mi?' Yanıtı merak etmiyorum çünkü yanıtı yaşamayı tercih ediyorum.
Bir şarkıyı binlerce kez dinleyebilirim çünkü o şarkı benim…Bir filmi defalarca izleyebilirim sıkılmadan çünkü o film benim…Ömrüm boyunca aynı adamla öpüşebilirim çünkü o adam benim…Bir kadının peşinden cehennemin dibine kadar inebilirim,yükselebilirim çünkü o kadın benim…Tanrıyla sonsuza dek sevişebilirim çünkü Tanrı benim…Her şeyi seviyorum çünkü hepsi benim…Başımın hizasında eksenini hiç bozmadan dönüyor...Her şeyden nefret ediyorum çünkü hepsi benim…
Uyuşturucu bağımlıları, alkolikler, fahişeler, travestiler, dışlanmışlar, indirgenmişler, düşenler, kaybedenler, tutunamayanlar...İlgimi çekiyor. Ben kimim? Onlardan biri miyim? Erdemli ölmeyeceğim...Tanrım kendimden nefret ediyorum...'Her şey' diyemediğim gibi artık kendime 'hiç' de diyemiyorum...
Ortalığı karıştırıyorum. elbette düzene tapan huzurlu ortamlarda yetişmedim.. Ama sebep bu değil. Elimi kirliliğe bulamak ve derimde bir kan lekesiyle yaşamak hoşuma gidiyordu...Her şey öyle bir hızla yok oluyordu ki...Tanrı bana ders verdi. Durdum. Bir gün doğru şeyler için mahvedeceğim...Mucize beklemiyorum...
-Kadın,diğer kadın ve yatakta unutulan adam aşkına yahudi kanı içer misiniz?..-
Varlığımın karşımdaki kişinin gördüğü bir halüsinasyon olmasını isterim. İhtiyacı vardır...Görür, tutku duyar, sahip olmak için dünyayı sallar ama ulaşamaz...Tüm bunlar ışığa gitmesi gereken yerde gölgeye kaydı..Ben de kollarımı açtım,kazandığım her şeyi kaybetmek için...
Hepsi bir hataydı, gözümün önündeki her şey... Kendim için iyi olan hatayı bulmaya çalıştım..
Varlığımın içime düşen bir kuşku olmaya başlamasını durduramadıkça üstüme çullandım. Kendi değerimi bildiğim için kendimi ezdim.
Kusursuzluğun imkansızlığı ve çaresizliğimin farkına vardıkça kanatlarımı açtım, uçtum..Daha derine, rüyaların bile engellendiği bir bilinç deliğine... Orada duracağım, yalnız, arkadaş istemiyorum. ..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder